HERBERT SPENCER'IN SOSYOLOJİ ANLAYIŞI

1820-1903 yılları arasında yaşayan Herbert Spencer, İngiltere’de dünyada geldi. Aile üyelerinin birçoğu öğretmendi fakat kendisi inşaat mühendisi olarak çalışmaya başladı. Fakat bilime olan merakı, onu kendi kendisine çalışmaya sürükledi, entelektüel birikimi her geçen gün daha da sağlam hale gelmeye başladı. Darwin’in ortaya koyduğu evrim teorisinden etkilenen; tarihi ve sosyolojik olarak sosyal evrim sürecini açıklamaya çabaladı. Yani, biyolojik evrimler sürecini toplumlara uyarlamaya çalıştı denilebilir. Çok yönlü ve ilginç bir kişiliğe sahip olan Spencer, değişik bilimsel alanlarda da öncü olarak kabul edilmektedir. Spencer, 83 yaşında, bunamadan dolayı hayata gözlerini yummuştur.

https://www.wikiwand.com/en/Herbert_Spencer adresinden yararlanılmıştır.

Charles Darwin, Londra dışındaki bir köyün patika yollarında doğadaki canlı türlerini Tanrının yaratmasıyla değil, doğa içindeki gelişmelerle oluştuğu yönündeki düşüncelerini olgunlaştırmaya çalışırken; Spencer, toplumsal evrimi düşünmeye başladı. Spencer, “sentetik” felsefe arayışıyla sosyolojide sistem teorisinin önünü açtı: Spencer’ın sosyoloji için önemi, ampirik (görgül) olarak işlemselleştirilmesi güç, fakat teorik olarak geniş içerikli bir “ilerleme”, “evrim” veya “gelişim” kavramı geliştirmesinden kaynaklanmaktadır. Spencer bu bağlamda biyolojik organizmaların gelişimini insan toplumlarının gelişiminin incelenmesi için model alarak sistem teorisi yaklaşımlarının sosyolojide yer tutmasına olanak sağlamıştır (Edinsel, 2014, s. 73). Darwin, türlerin oluşumunun doğa içerisinde hâlihazırda var olan gelişmelerle oluştuğunu dile getirirken; Spencer, biyolojik evrimden ziyade toplumsal evrimi ele alarak, bu kavramları ve düşünceleri sosyolojinin içerisine sistemli bir şekilde yerleştirerek açıklamaya çalışmıştır. Spencer’ın “Politika Yazıları”nda, modern toplumun sosyal ilişkilerinde insanın hür iradesinin nasıl kısıtlandığına değindiğini görmekteyiz. Spencer, söz konusu yazısında ve bunun dışındaki birkaç yazısında, toplumsal zorunlulukların sosyal rol yüklemeleriyle şekillenen serbest edimlerle nasıl uyumlu olarak birlikte yaşama şeklindeki bir etik çağrıyla uyuma dönüştüğünü irdeledi ve bu eserlerinden sonra evrim düşüncesini derinleştirme çalışmalarına devam etti. Onun evrim anlayışına göre, biyolojik evrimde olduğu gibi, kültürel evrim sürecinde de uzun dönemde çevreye en iyi uyum sağlayan yapılar devamlılığını sürdürüyor, diğerleri yok oluyordu (Edinsel, 2014, s. 75). Biyolojik evrimde olduğu gibi, kültürel evrimde de doğal seçilim dediğimiz olay gerçekleşmektedir Spencer’a göre. Kültürün içerisinde var olamayan yapı-bireyler devamlılığını sürdürememektedir bu görüşe göre. Evrim düşüncelerini ilk olarak ele aldığı eseri “İlk Prensipler” adlı eseridir. Burada, evrim düşüncesini biyoloji, sosyoloji ve etiğe nasıl uyarladığını görmekteyiz. Bu eserinde, kültürel evrimin de, biyolojik evrim gibi evrensel olduğuna değinen Spencer’a göre toplumsal alanda da tanrısal ya da herhangi bir gücün yönlendirmesi olmadan; tabakalara ayrılan yapılar homojenlikten heterojenliğe doğru evrilmektedir. Bu olgu ve evrilme, sadece biyoloji veya sosyolojiye özgü olmamakla beraber her alana yayılabilir durumdadır.

Bir diğer eseri “Sosyolojinin Etkileri”nde de, toplumun ne olduğunu açıklamaya koyulan Spencer, toplumu şu şekilde değerlendirmektedir; ne sadece düşünsel birlik ne de sadece çok sayıda bireyin toplamını ifade eden bir kavramdır. Toplumun kendi başına bir varlığı vardır ve bu varlık ampirik olarak belirlenmelidir. Organik üstü evrimin sonucu olarak toplum bireylerin karşılıklı edimleri sonucu oluşan tüm olguları kapsar. Spencer, sosyal organizma olarak tanımladığı toplumu, biyolojik tekil bir organizmaya benzeterek açıklamaktadır. Fakat Spencer’de bu sadece bir benzerlik kurmadır ve sosyal olguların biyolojik olgulara indirgenmesi anlamına gelmemektedir (Edinsel, 2014, s. 82). Spencer aslına bakıldığında, biyolojik evrim ile kültürel evrim teşbihine giderek, sosyal olguları ve yapıları incelemiştir ve bunu biyolojik olgulara indirgemeden yapılması gerektiği üzerinde de durmuştur. Aynı zamanda toplum ifadesinde, toplumun tek başına bir varlık olduğunu ve düşünsel birliğe ya da bireylerin bir araya gelerek bir topluluk oluşturmaya da ihtiyaçları yoktur ona göre. Toplumu bir sosyal organizma olarak ele alan Spencer, iç içe bir etkileşimde olduğunu, başka bir deyişle parçalar bütünü etkilerken bütünlerin de parçaları etkiler biçimde olduğunu dile getirmiştir. Toplumu bir organizma olarak düşünürsek, canlı varlıklardaki gibi her bir uzvun/organın, toplumsal olanda yapılara karşılık getirdiğini ve görevlerini yerine getirmesi gerektiğini ve bunları da sosyal gövdeler olarak adlandırdığını söylemek mümkündür. Bu sosyal gövdeler de görevleri bakımından farklılaşır durumdadırlar.

Spencer’ın sosyolojik değerlendirmelerinde ele aldığı yapısal parçaların değerlendirmesinin; makro sosyolojik değişkenlerin, mikro sosyolojik değişkenleri nasıl etkilediğini ve tam tersi durum değerlendirmesi yaparak anlamaya çalıştığını gözlemlemekteyiz. Bu noktada eklenmesi gereken önemli bir husus da, Spencer’ın aileye atfettiği değerdir. Ona göre, toplumu oluşturan insan, hem kendi çıkarlarını hiçe sayabilecek fedakârlıkta bir varlık hem de bencil varlıktır. Bir parça-bütün ilişkisi içinde, toplumun varoluş mücadelesini kazanabilmesi için, toplumun birimleri olan aileler de varoluş mücadelesini kazanmak zorundadırlar. Bir sosyal olgu olarak ailenin gelişimini anlamak, ampirik (görgül) sosyoloji açısından toplumun tümünü; daha büyük çerçeveyi, daha büyük bir ilişkiyi, daha büyük bir çeşitliliği ve belirlenmişliği anlamamızı sağlar (Edinsel, 2014, s. 84). Spencer’ın üzerinde durduğu nokta, bir toplumun sosyolojik değerlendirmesini yaparken aileler üzerinden yapılacak olan değerlendirmenin; o toplum hakkındaki bilgilere erişebilmemizin kolaylaşacağıdır. Çünkü bir toplumda meydana gelen değişim- dönüşüm- ilerleme- gerileme vb. durumların etkisinin gözlenebileceği/tespit edilebileceği somut gerçekliklerdir aile kurumları, bir toplumun temel yapı taşıdır da. Spencer’a (1908a: 448) göre, “Böylece sürekli olarak toplumu bir varlık olarak görürüz çünkü ayrı birimlerden oluştuğu halde işgal edilen alan boyunca onlar arasındaki düzenlemelerin genel kalıcılığı, onların bir araya gelişinde belirli bir somutluğa işaret eder” (akt. Ritzer & Stepnkisky, 2018, s. 143). Böylece Spencer, toplumu, bir “şey” olarak kabul etti ancak toplum, tamamlayıcı parçaların düzenleme biçimindeki birbirine koşut ilkeler hariç herhangi bir şeye benzemez (Ritzer & Stepnkisky, 2018, s. 143). Başka bir şekilde ifade edilecek olursa, Spencer’a göre bu parçalar birbirini gerektirir nitelikte olmakla beraber birbirine bağımlıdırlar ve bir araya gelerek “toplumu” oluşturmaktadır.

İşlevselcilik kuramıyla benzer düşüncelere sahip olan Spencer, bir araya gelen toplumun parçalarının kendi aralarında işlevsel bir ilişkiye sahip olduklarını da söylemiştir. Toplumun farklı, fakat belirli işlevler üstlenen parçaları, karşılıklı etkileşimlerle birlikte etken olabildikleri zaman toplumun bir bütün olarak sürmesi sağlanır. Toplumun hayatta kalmasını sağlayan üç temel sistem; beslenme, dağılım ve düzenleme sistemleridir (Spencer, 1882-1889, cilt: 486-537; akt. Edinsel, 2014, s.85). İlk temel sistem olan beslenmeye baktığımızda, bu sistemin kesin çizgilerle belirlenmemiş sınıf ve tabakalardan oluştuğunu görmekteyiz. Bir sonraki temel sistem ise, dağılım sistemidir. Burada Spencer’ın ele aldığı husus ise, topluma gerekli olan ve ilk sistemde yer alan sınıf-tabakaların ürettiği metaları- maddeleri ulaştıran sistemdir. Üçüncüsü ise toplumun düzenleme sistemdir. Bu noktada değinilen ise, gereken üretim ve dağıtım ilişkilerinin düzenli ve sistemli bir şekilde gerçekleşmesidir. Başka bir ifadeyle, üretim ve dağıtımı düzenlemek için gerekli olandır ve eşgüdüm ve denetleme işini üstlenir. Spencer’ın ele aldığı bu sistem değerlendirmesinde değişen etkinlik tiplerinin yapısal değişimlere yol açtığı anlayışıyla ilk basit toplum, geçiş toplumu ve en gelişmiş toplum tiplerinin özelliklerini ve toplumların basit toplumdan en gelişmiş topluma doğru evrimini incelemektedir. Spencer’ın her türlü sapmalara ve birbirinden uzaklaşabilen evrim yollarına rağmen, evrimin “güvenle kabul edilebilir” ve genellenebilir “normal” seyri olarak gördüğü ve sonuçta doğrusal olan bu evrim anlayışı; türdeş olmama ve uygar olma durumuna doğru ilerleyen bir sürecin mekanizmasını ve bileşenlerini incelemektedir. Organizasyon yapısı basit toplumdan gelişmiş topluma doğru ilerledikçe, toplumun hiyerarşik yapısını ifade eden alt ve üstyapılar belirginleşir (Edinsel, 2014, s. 86-87).

Sonuç olarak Spencer, toplumu sadece toplumsal faktörlerle açıklamayla yetinmemiş, aynı zamanda var olan anlayışları da genişleterek toplumu, evrim anlayışıyla açıklamaya çalışmıştır. Bunun yanı sıra sosyal sistemleri, ilerlemeyi ve genişlemeyi tanımlamak için de toplumsal evrim açıklamasından yararlandı. Ayrıca toplumu, sosyal bir organizma olarak ele alırken de, makro sosyolojik değerlendirmelerin mikro sosyolojik değerlendirmelerle olan etkileşimini ve bittabi, tam tersi olarak da gerçekleşen etkiyi değerlendirdi. Toplumun her bir parçasının işlevsel bir ilişkiye sahip olduğunu ve bu işlevsel ilişkinin temelini de üçe ayırdığını söylemek gerekir. Temel sistemlerden birini beslenme olarak değerlendiren Spencer, bu aşamada net olarak belirtmediği bir sınıf ve tabakalaşmadan bahseder. İkinci sistem ise dağıtım sistemidir, topluma gerekli besinlerin-maddelerin ulaştırılması aşamasıdır. Üçüncü sistem ise, ilk iki aşamanın düzenlenmesinden sorumlu sistemdir. Denilebilir ki Spencer sadece sosyolojik değerlendirmede evrimsel süreci değil, bunun yanı sıra basit toplumdan gelişmiş topluma geçiş aşamalarını, bu süreçte de belirgin hale gelen statü farklılıklarını sosyoloji bilimine kazandırmış gözükmektedir.

*Öne çıkan görsel https://andcenter.org/tr/marifetdivani/herbert-spencer/ adresinden alınmıştır.

KAYNAKLAR

Edinsel, K. (2014). Sosyolojik Düşünce ve Çözümleme. İstanbul: Kabalcı Yayınları.

Ritzer, G., & Stepnkisky, J. (2018). Klasik Sosyoloji Kuramları (7. b.). (H. Hülür, Çev.) Ankara: De Ki Basım Yayın.

Bunu paylaş:

  • Twitter üzerinde paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Facebook'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • WhatsApp'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Tumblr'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Daha fazla
  • Yazdırmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Pinterest'te paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Arkadaşınıza e-posta ile bağlantı göndermek için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
Beğen Yükleniyor...

İlgili

Từ khóa » H Spencer'in Görüşleri