Volvo Türkiye'den Büyük Başarı - Mynet Finans

Global ekonomik krizden en çok etkilenen firmalardan biri olan Volvo, adeta kendi küllerinden doğuyor. Özellikle Çinli Geely’e satışından sonra vites yükselten şirket, hem dünyada hem de Türkiye’de önemli bir atılım gerçekleştiriyor. Bunun da meyvelerini geçtiğimiz yıl yakalamış olduğu büyüme rakamlarıyla toplamaya başlamış gibi görünüyor.

Volvo, 2011 yılında dünya genelinde toplam satışlarını yüzde 20,3 artarak 449 bin 255 adede ulaştırdı. Türkiye'deki satışlar ise, dünya genelindeki büyümenin iki katından daha fazla yüzde 42,3 olarak gerçekleşti ve son 10 yılın en iyi sonucu olan 4 bin 662 adede ulaştı. Böylelikle Volvo, Türkiye’de 2011’de en hızlı büyüyen lüks otomobil markası oldu.

Türkiye’de bu başarıyı yakalayan Volvo’da en büyük pay, hiç kuşkusuz Volvo Türkiye Genel Müdürü Torben Eckardt’a ait. 4 yıldır Türkiye’de Volvo’nun direksiyonunda oturan Torben Eckardt, çok önemli bir başarı hikayesi yazıyor. Eckardt, göreve geldiğinden bu yana Türkiye’de Volvo satışları iki katından fazla artmış vaziyette.

Mynet’e özel açıklamalarda bulunan Torben Eckardt, Volvo’nun yakalamış olduğu bu ivmeyi, Türkiye’ye dair öngörülerini, Türkiye’deki vergilendirme sistemini ve bunun otomotiv sektörüne yansımalarını, 2012 yılında gelecek olan yeni Volvo modellerini ve 2012 beklentilerini anlattı.

Volvo’nun 2011’de gerek global anlamda gerekse de Türkiye’de göstermiş olduğu performansı değerlendirir misiniz? Bu başarının arkasındaki sebepler nelerdir?

ECKARDT: Volvo, 2011'de bütün satış bölgelerinde büyüyerek çok başarılı bir yıl geçirdi. Satışlar dünya çapında 2010'a göre yüzde 20,3 artarak 449 bin 255 adede ulaştı ve Volvo en hızlı büyüyen lüks otomobil üreticisi oldu. Şirketin satışları son 15 aydır bir önceki yılın aynı dönemine göre devamlı olarak artıyor. Volvo Car Türkiye'nin satışları 2011'de son 10 yılın rekorunu kırdı. Toplam 4.662 adetlik satış en çok satılan yıl olan 2010'a göre yüzde 42,3'lük bir büyüme sağladı. Volvo, 2011'de Türkiye'de en çok büyüyen lüks marka oldu.

Bu başarının en büyük nedenlerinden birisi, yönetimin değişmiş olması. Çok net stratejik kararlar alarak, bunları uygulama alanında çok hızlı davranmış olması. Bu olduktan sonra tabii ki eğer elinizde doğru ürünler olmazsa başarıya ulaşamazsınız. Bizim gerçekten de XC60 ve S60 ile son yıllarda yaşadığımız bir ürün başarısı var. XC60 dünyada o kadar beğenildi ki, şu an dünyada en çok satılan Volvo otomobili o. Ondan sonra gelen S60 da yine birçok ülke için tam istekleri karşılayan özelliklerde. Hem sportif, hem dinamik hem de çok güzel tasarımlı bir otomobil. Bütün bu modellerin doğru motorlarla birleşerek piyasaya sunulmasıyla 2011 çok başarılı geçti.

Geçtiğimiz yılın gelen sürpriz ÖTV artışı satışlarınızı nasıl etkiledi, 2012 hedeflerine nasıl yansıdı? ECKARDT: Kabul etmek gerekir ki eğer ÖTV artışı olmasaydı satabileceğimiz otomobil adetleri daha yüksek olurdu. Bu ÖTV artışı sonrasında büyük motorları alacak müşteriler, küçük motorlu araçları tercih etmeye başladılar. Neyse ki biz Volvo olarak büyük motorlu araçlarla birlikte küçük motorlu araçlar da sunabiliyoruz. Bu nedenle çok büyük bir etki hissetmedik.

ÖTV artışının bir gecede yapılmış olması tabii ki bizim bütün gelmekte olan ürünlerimizi gözden geçirmemize yol açtı. Bu nedenle, Türkiye’ye gelecek olan otomobillerde yüksek motorluları değiştirdik ve küçük motorlu araçları getirttik.

Hükümetin otomotiv endüstrisi ile daha iyi ilişkiler içinde olması gerekir. Ben böyle bir ÖTV artışını anlayabiliyorum. Hükümetin neden böyle bir artış yaptığını anlayabiliyor, cari açığı dengelemek istediklerini görebiliyorum. Ama bunu bir gecede yaparak otomobil şirketlerine bir yük yükledi. Bunu önceden bildirerek, bizim de gerekli aksiyonları almamıza imkan verebilirdi.

Türkiye’de otomotiv ve akaryakıt vergilendirme sistemi hakkında neler söylemek istersiniz? ECKARDT: Her ülkenin vergilendirme yapısının bir karmaşıklığı var. Türkiye’ninki de karmaşık ve insan ilk başta anlamakta zorlanıyor. Ama şunu söylemeliyim ki dünyada en kötü vergilendirme sistemi diyemeyiz Türkiye’ye. Ben mesela Danimarkalı’yım. Danimarka’da yüzde 200’e varan vergiler var otomotivde. Yüzde 185 sizin ÖTV dediğiniz gibi bir vergi ödüyoruz ve bunun üzerine yüzde 25 KDV ödüyoruz. Böylece otomobil fiyatı bir anda 3 katına çıkıyor. Biz Danimarka halkı olarak şuna inanıyoruz: Evet bu vergileri ödüyoruz ama, bu vergiler hayat kalitemizin yükselmesi için bize geri dönüyor. Fakat Türkiye’de bana söylenen şu ki, devlet nereden daha kolay vergi alabilirse oraya yükleniyor. Gelir vergisini çok doğru şekilde toplayamadığı için, bütçesini dengelemek adına vergi alabileceği sektörlere yöneliyor. Dolayısıyla belki biraz bu değişmeli. Bu herkes için daha adil olur. Belki insanlar vergi öderlerken, başkalarının ödemediği vergileri düşünerek kendilerini kötü hissetmezler. Bu kötü durum umarım düzelir.

Son olarak vergi konusunda şunu söylemeliyim. Vergi oranı yüzdesi ne olursa olsun. Bu kesinlikle senin çevreyi ne kadar kirlettiğinle ilgili olmalı. Çünkü çevreyi bu şekilde kirletmeye devam edersek, gerçekten çocuklarımıza yaşayabilecekleri bir dünya bırakabileceğimizden emin değilim. Yine oranlar böyle olabilir, ama bence vergilendirme derecemizi Türkiye’de değiştirmemiz gerekiyor. Bu ayrıca Türkiye’de üretim yapan markaları da pozitif yönde etkileyecektir. Onlar da daha çevreci otomobiller üretmeye yöneleceklerdir ve bu Türkiye’yi inanın daha da ileri götürür.

2012 yılı nasıl başladı? Bu seneye dair hedefleriniz nelerdir? Devam etmekte olan global ekonomik kriz hedeflerinizi belirlerken nasıl bir etki yarattı? ECKARDT: 2012’nin ilk ayı açıkçası beklentilerimizin biraz altında satış rakamlarıyla gerçekleşti. 2011 de aslında çok zor başlamıştı. Ocak 2011’de çok endişeliydik yılın nasıl geçeceği ile ilgili. Japonya’daki gibi ağır trajediler yaşamamıza rağmen, çok ciddi hızlanmalar oldu ve yine de Volvo bir atılım gerçekleştirerek 450 bin adetlik bir satış rakamına ulaştı. 2012’de de yine benzer zorluklar yaşayacağız. Ancak, yatırımlar yapacağız, yeni modeller gelecek. Dolayısıyla bu kadar çaba gösterirken, bu kadar yatırım yaparken ve yeni sahibimiz yatırımları hiç kısmazken, biz piyasadan daha iyi olmalıyız diyoruz ve bunun için yüksek hedefler koyuyoruz.

Cenevre’de V40’ı tanıtacağız ve en çok satacağımızı düşündüğümüz ülkelerde yaz aylarında bu otomobili satmaya başlayacağız. Yeni motorlarımız olacak, yeni dizel motorlarımız olacak. XC60’ın üretim kapasitesini artıracağız. S60’ın üretim kapasitesini artıracağız. Geçen sene eğer elimizde daha fazla XC60 olsaydı, satabilirdik. Yeni modeller, yeni motorlar ve bu enerji oldukça, 2012 hedefine ulaşacağımızı düşünüyorum. Volvo Car Türkiye olarak, 2012'de yeni modelleriyle birlikte satışları yüzde 20'lik bir artış ile 5 bin 600 adet civarına ulaştırmayı ve lüks segmentteki pazar payımızı yüzde 11'e çıkarmayı hedefliyoruz.

Yeni gelecek olan modellerle hangileri? Bu yıl Volvo severlere hangi araçları sunacaksınız? ECKARDT: Türkiye’de piyasaya sunacağımız yeni model ve motor şanzıman alternatifleriyle 2012'de de satışlarımızı artırmayı hedefliyoruz. Mayıs ayında Volvo'nun çok ekonomik ve çevre dostu S60/V60 ve S80 DRIVe modellerinde ilk kez 6 vitesli Powershift 1.6 dizel otomatik şanzıman seçeneğini Türk tüketicisine sunacağız. Bu şanzımanın en önemli özelliği manuel bir vitesle aynı performansı ve yakıt tüketimini sunması. Resmi tüketim rakamları düz vitesli modellerle bütünüyle aynı ve S60/V60 DRIVe Powershift'te ortalama 4,3 litre/100 km ve S80 DRIVe Powershift'te de 4,5 litre/100 km.

6 Mart'ta Cenevre'de Dünya Lansmanı yapılacak Yeni Volvo V40 modeli lüks sınıfta çok rekabetçi olacak 5 kapılı bir hatchback. Volvo'nun şu ana kadar sadece üç kapılı C30 ile temsil edildiği bu sınıfta 5 kapısıyla çok daha geniş bir kitleye hitap etmesi ve Volvo'nun müşteri kitlesini genişletmesi bekleniyor.

Bunun yanında sınırlı sayıda üretilecek Volvo V60 Plug-in Hybrid de yılın sonunda bazı Avrupa ülkelerinde satışa sunulacak. 50 km/s hıza kadar sadece elektrikli olarak gidebilen bu araç toplam 215+70 beygir gücüyle sıfırdan 100 km/s hıza 6,2 saniyede ulaşıyor ve 100 km'de sadece 1,9 litre dizel tüketiyor. Elektrik motoruna güç sağlayan aküleri elektrik prizine takılarak şarj edilebiliyor.

Türkiye’deki bayi ağını genişletmeyi düşünüyor musunuz? Mevcut bayi ağınızla ilgili bilgi verir misiniz? ECKARDT: 4 yıl önce tüm bayi ağımızı yeniledik ve küçük şehirlerde olan küçük showroomlarımızı kapattık. Değişik bir bayi yapısı oluşturmak istedik. 4 sene önce bu küçük şehirlerde olan küçük bayilerimiz, bizim Volvo standartlarımızı, modern İskandinav tasarımlarını yansıtmayan showroomlardı. Biz o seviyeye gelmelerini istedik. Ama tabii ki bu ciddi bir yatırım gerektiriyordu. Bunu yapamayanlar aramızdan ayrıldı. İyi performans gösterebilecek bayiler bizimle kaldılar. Şu anda 6 bayi grubumuz var ve onlar şu anda Türkiye’de 16 showroom’a sahipler. Tüm bu showroomlar Volvo’nun tasarımına uygun olarak dizayn edildi. Şu anda daha önce olmadığımız Adana, Konya ve Antalya’da varız. İstinye’de yeni bir showroom açtık. Ankara’da Nisan veya Mayıs ayında bizim için çok özel olacak bir showroom açacağız. Bu çok değişik olacak çünkü bir alışveriş merkezinin içinde yer alacak. Yine Samsun’da bir başka showroom daha açarak bu ile de gireceğiz.

Tüm bu diğer Ankara haricinde saydığım Adana, Antalya ve Konya showroomlarımız Otokoç Bayi grubumuz tarafından açıldı. Evet o bizim için tek bir bayi ama bizi çeşitli illerde temsil ediyor. Şimdi ben de kendime soruyorum. Çok fazla talep geliyor özellikle de doğu illerinden. Ama biz gelen tüm tekliflere şu şekilde bakıyoruz: Acaba bu teklifi kabul edersek, hem bizim için hem de bu yatırımı yapacak kişi için yatırım bir fayda getirir mi ve karlı bir yatırım olur mu? Dolayısıyla buna bakıyoruz ve eğer orada yatırımcımız için bir fayda getirmeyecekse bu işe girmiyoruz. Eğer bunu yaparsak 4 sene önceki halimize döneriz. Her yerde küçük küçük, istediğimiz yatırımları yapamayan showroomlarımız olur. Dolayısıyla bunu yapmak istemiyoruz.

Son olarak Türkiye’de gündemde olan “yerli otomobil” konusunda görüşlerinizi almak istiyorum. Bu projeyi ne kadar gerçekçi buluyorsunuz? ECKARDT: Ben bunu çok iddialı ve çok ilginç buluyorum. Türkiye’yi de çok iddialı bir ülke olarak gördüğüm için bu projeyi anlıyorum. Ama sinerjilere, dünyadaki ekonomik dengelere ve otomobil sektörünün dünyadaki dağılımına baktığımızda bu fizıbıl bir proje mi buna bakmalıyız. Proje olarak kesinlikle beğeniyorum. Ama fizibilite çalışmasının yapılması belki biraz daha farklı olmalıydı. Çünkü ekonomik olarak gerçekten zor bir proje. Sıfırdan bir marka yaratmak, sıfırdan bir otomobil yaratmak, kendi motorunu, kendi şanzımanını üretmek ciddi ve çok büyük bir proje ve başarılı olmak için eğer kendi motorunuzu ve şanzımanınızı üretecekseniz, bu çıkacak ürünü kesinlikle ihraç etmek zorundasınız. Tabii şuna da bakmak gerekiyor. Bunu kime satabiliriz? Yeni bir marka yaratmanın zorluğunu şu şekilde anlatmak istiyorum. Biz Volvo olarak 1927 yılında kurulmuş bir markayız. Biz bile 2008 yılında çıkan ekonomik krizde çok ciddi sorunlar yaşadık. 2008’den itibaren ciddi bir yatırım yaparak yükselmeye çalışıyoruz. Eğer Türkiye böyle bir projeye girecekse “niş” bir nokta bulmalı. Şu an kimsenin sahiplenmediği, öyle bir alan olmalı otomobilde. Eğer çok klasik normlarda bir otomobil düşünüyorsanız, bu hem çok kaliteli hem de uygun fiyata sunuluyor olmalı.

Dolayısıyla burada da kendinize şunu sormalısınız: Çin ve Kore’nin yaptığından fazla ne yapabilirim ki bu başarıyı yakalayabilirim? Mesela benim bir fikrim var. Türkiye, benim gördüğüm en fazla taksi kullanılan ülkelerden biri. Avrupa ülkelerinde taksiler daha büyük ve Premium araçlar kullanılırken, Türkiye’de taksi olarak kullanılmıyor. Mesela Türkiye öyle bir proje geliştirebilir ki, elektrikli bir otomobil olabilir, taksi olarak kullanılmasını sağlayabilir ve böyle bir sinerji yaratabilir. Ama farklı bir açıdan bakmak lazım. Çok geleneksel bakış açısı ile başarılı olunabileceğini düşünmüyorum bu şartlar altında.

Từ khóa » Volvo Başarı Hikayesi